28 Şubat 2012

ÇOCUK OLMAK ve POZİTİF DİSİPLİN

Pazar günü Atölye Çocuk'da düzenlenen "aile İçi İletişim Seminerleri - Çocuk Olmak v e Pozitif Disiplin" seminerine katıldım. Uzman psikolog ve aynı zamanda da bir anne olan Iraz Toros Suman tarafından anlatılanlar, tabiri caiz ise "titreyip kendime gelmemi sağladı" desem çok da abartmış olmam aslında.. 

 
Iraz'ın anlattıklarından aklımda kalanlar ve not ettiklerimle birlikte, kullandığı power point slaytından alıntılarla işte seminer notlarım : 

 
“Kuralsız bir hayat, rotasız bir gemiye benzer…”
Çocukların kurallara, sınırlara ve rutinlere ihtiyacı vardır.
“Kurallar
Destekleyicidirler..
Koruyucudurlar..
Yaşama hazırlayıcıdırlar…”
Kuralın kim için konduğu önemlidir. Kural çocuk merkezli midir? Yoksa yetişkin merkezli midir?
Bilmek çocuğu aydınlatır.
"Sınırsızlıklar, içsel düzeyde çocuk için yalnızlık anlamına gelebilir."
Gerçek hayatta da her şeyin bir sınırı vardır.
Çocuklar ebeveynlerini  dinlemekten çok gözlemlerler..
Çocuğa   empoze etmeye çalıştığımız kuralları söylemekten çok yapmalıyız..
 "Sınırlar, güvenlik ve kabul edilmişlik demektir.."
Çocuğun sınırları arttıkça sorumlulukları da artar..

 
"Sınırlar, büyümenin ölçütüdür.
Sınırlarımız, onların keşiflerini yönlendirecek kadar kesin, ancak gelişimlerine imkan verecek kadar da esnek olabilmelidir."
Eğer çocuk kuralsızca her şeye sahip olduğunu düşünüyorsa, sahip olduklarının değerini bilemez. Ve gerçek dünyaya ilk çıktığında ki bu okulda olur,  yaşayacağı duygu elbette ki hayal kırıklığıdır. Çünkü gerçek dünyada da kurallar ve sınırlar söz konusudur..

 
Sınırları belirlemek için sürekli “Hayır” demek de doğru değildir.

 
“Hayır” lar ekonomik kullanılmalıdır.

 
Ama elbetteki bunları sağlamak biz anne-babalar için çok zor.. Çünkü bizler bir taraftan çalıştığımız ve çocuklarımızza sınırlı zamanlar ayırabildiğimiz için suçluluk duyuyoruz, bir yandan da iyi anne-baba olmayı beceremediğimizi düşünüyoruz.

 
"Dünyada kötü çocuk diye bir şey yoktur. İyi-kötü davranış vardır.."

 
Çocukların sınırlara gösterdikleri tepkiyi kişisel olarak algılamamalı ve çocuğun biraz biraz küçük mutsuzluk yaşamasına izin verilmelidir.

 
"Pozitif disiplin,Nelson, Lott ve Glenn’in verdigi tanıma göre, çocukların kendi hareketlerini kontrol edebilmelerine ve problemlerini çözmelerine yardımcı olan bir yönetim tekniğidir."
Çocuğa seçenek sunmak gerekir..

 
Çocuk odaları önemlidir. Çocuklar devler ülkesine düşmüş gibi değil, kendilerinin odak olarak kabul edildiği mekanlarda daha mutlu olurlar.. Örneğin resim sanatına  ilgi duymasını istiyorsak odasında göz hizasına resimler asmalıyız.. Ayrıca odasında mutlaka ayna olmalı.. 

 
"Montessori felsefesinin önerileri ışığında ortamlar gözden geçirilebilir."

 
Evlerimizide dolaplara vs.. kilit takmak yerine  çocuğun ulaşabileceği alanlardaki zararlı olabilecek eşyaları  yükseğe kaldırmalı örneğin ilaçlar, detarjanlar ve kesici şeyleri ortadan kaldırdıktan sonra  çocuğun diğer nesnelere keşfetmek için bakacağını unutmamalıyız..

 
Çocuğumuzla konuşurken onun seviyesine eğilmeli, göz teması kurmalı, adını söylemeli ve o anda sadece onunla ilgilendiğimizi hissettirmeliyiz.

 
"Çocuğumuzu koşulsuz sevmeliyiz."

 
Tutarsız davranmak, anne ve babanın aynı şeyleri yapmaması çocuğun kafasını karıştırır ve yanlış mesajlar almasını sağlar.

 
"Çocuklar için süreç değil sonuç önemli olduğundan; başarmak yeterli bir ödüldür. "

 
Çocuklara sürekli "aferin" demek bu anlamda  gerekli değildir. Çünkü gerçek hayatta da yapılan her şeyin karşılığı bir ödül ya da bir "aferin" olmayacaktır.

 

"Çocuklar olumsuz davranışın doğal ya da mantıksal sonucunu bizzat yaşar. Ceza çocuğun davranışının bir yetişkin tarafından değerlendirilmesidir, bu durum her zaman fazla ya da eksik değerlendirme nedeniyle cezanın gereğinden fazla ya da az verilmesiyle sonuçlanır.

 

Üstelik her ceza kişiliği alçaltarak gelişimi olumsuz etkiler."




Hamiş : Tırnak içinde ve üzeri boyanmış  satırlar, Iraz Hanım'ın izniyle, seminerde kullanılan materyalden alıntıdır.

 

 

22 Şubat 2012

Çocuklar diyor ki...

Haziran'2011,  Emre 3 yaşında, Erdem ise 1...

 
Kuzular büyümeye devam ederken özellikle Emre oğlumun dili pek bir eğlenceli olmaya başladı son zamanlarda.. ve de bilmiş...

Tarihe not düşmek için yazıyorum :

* Dün sabah Emre ile Erdem Emre'nin yatağında oynaşıyorlar. Koridordan geçerken Emre'nin elini yanağını sıkmak için Erdem'e uzattığını gördüm ve şöyle bir  diyalog geçti aramızda :

Ben : Emreeeee, kardeşinin yüzünü sıkma oğlum, görüyorum o elini....
Emre : Görmeseydin şaşardım zaten anne....


* Cumartesi akşamı mutfağı toparlıyorum, salonda olan eşime seslendim, çay yapayım mı diye, duymadı beni.. Yanımda oynamakta olan Emre'ye "oğlum git sor bakalım baban çay istiyor muymuş?" dedim.. El-cevap Emre'den yanıt gecikmedi : "Ammmaaaaa, boşver anne, bugün de çay içmeyiversin..."

* Ben yatak odasını toplarken Erdem de çekmeceleri karıştırıyor herzamanki gibi.. "Oğlum, çekmeceyi kapatır mısın lütfen?" diye soruyorum... Cevap hemen geliyor : "Haayıııııyyyyyyy"

21 Şubat 2012

Evde Hellim peyniri yaptım !!!

Evet sonunda bunu da  yaptım. 

Daha önce şuradan aldığım harika sütlerle  yoğurt, tereyağ, kaymak, kefir yaptığımdan bahsetmiştim ya... Peyniri çökelek dışında hiç  denememiştim.. Süt aldığım grubun netteki mail grubundan bir arkadaşın verdiği tarifle evde harika bir peynir yaptım gerçekten de...

Tarifi ben 3 lütre süt için denedim ve şöyle uyguladım : 

3 litre çiğ süt çelik bir tencereye alınır, ocağa kaynamak üzere konur.. Bu sütün 1 tas kadarı ayrılır ve içine şunlar eklenir : 

1 limon suyu
4,5 kaşık yoğurt
4 adet kesme şeker
2 tatlı kaşığı kadar tuz.. (Ben tuzu sonradan koydum çünkü çocuklara çok tuzlu gıdalar vermiyorum.. Ama sonradan anladım ki en başta koymak daha doğruymuş.)

Ayırdığınız bir kase süte bunları ekleyip iyice karıştıryorsunuz, tenceredeki süt kaynamak üzereyken bu tastaki karışı ekliyorsunuz ve kaynamaya devam ediyor.. Kısa bir süre sonra kesilmeler başlıyor zaten.. Yaklaşık 15 dakika kadar kaynattıktan sonra tel süzgeçten süzdüm tenceredeki peyniri.. Aman dikkat, bu suyu sakın heba etmeyin, çok besleyicidir. Ben mesela ekmek ve poğaça yaptım o su ile..Özellikle ekmeğin tarifini vereceğim aşağıda..

Neyse konumuza dönersek, tel süzgeçten süzülen peyniri, süzme yoğurt için kullandığım bez keseye aktardım, ağzını bağladım ve üzerine kallavi bir ağırlık koyarak balkona koydum. 1 gece bekledi bu şekilde...


Sabah açtığımda resimdeki kadar yaklaşım 500 gr kadar hellim peynirim vardı karşımda.. Tadı gerçekten çok lezzetliydi, ama tuzunu baştan koysaymışım daha lezzetli olacakmış onu anladım..



Tarifi veren Pervin Hanım, peyniri saklamak için çevresini tuzla kaplayıp, poşetle dolaba koymaktan bahsetmiş ama dediğim gibi ben çocuklara yedireceğim için tuzdan biraz uzak duruyorum.. Kapalı bir kapta dolapta duruyor şimdilik hellim peynirimiz..  Yukarıdaki resimde yer alan açık yeşil kasedeki gibi her gün küçük kuzunun kahvaltısına ve büyük kuzunun da krebine ekleniyor..




Süzdüğüm peynir altı suyu ile de şöyle ekmek yaptım : 

2 ölçü peynir altı suyu
4,5 ölçü un
1 büyük ölçü tuz
1 büyük ölçü şeker
1/2 çay bardağı toz haşhaş -isteğe bağlı
1 çay bardağı dövülmüş iri ceviz --isteğe bağlı
2 küçük ölçü instant maya...

Simbo marka ekmek makinamda 2 lbs ağırlıkta ve Dark modda pişirdim ekmeği.. Yukarıda görülen resimdeki gibi oldu, çok lezizdi...  Mis gibi de kokuyordu...



20 Şubat 2012

Atölye Ful'de çikolataya bulandık...

Çok keyifli bir hafta sonuydu benim için... Cumartesi günü Atölye Ful'de çikolataya bulandım.. Netteki fırsat sitelerinden birinden aldığım bir indirim fırsatıydı.. Ne zamandır bu şekilde kendime zaman ayırmak istiyordum.. Ama eşimin hafta sonlarında en az bir gün fazla mesai yapıyor olması nedeniyle  bir türlü fırsatım olmamıştı.. Neyse ki şimdilerde normal düzenimize geri döndük..

Atölye Ful, Mecidiyeköyde..  Sahibesi Ful hanım çok  tatlı, samimi ve sanki bizden biri gibi.. Hoş sohbet bir aktivite oldu her şeyden önce.. O kadar genç ki üniversiteye giden çocukları olduğuna inanmak zor:-)




Cumartesi günü neler öğrendik peki ? Öncelikle çikolata hakkında konuştuk.. Neleri sever, neleri sevmez... Çikolata temperlemek nedir? Nasıl yapılır, niçin önemlidir?


Sonrasında da uygulamalı olarak kalıpta fındık dolgulu çikolata, Roches ve iki çeşit truffle yaptık.. Açıkçası ben en çok kalıpta yapılan çikolatayı büyüleyici buldum..

Evde roches ve truffle yapacağım mutlaka ama kalıplar alıp çikolata yapma fikri çok hoşuma gitti açıkçası.. Kısmet bakalım...

Kendi kendinize kalıp, sevdiğinizi birşeylerle uğraşmak, yeni şeyler öğrenmek ve en çok da eğlenmek isterseniz mutlaka tavsiye ederim.

Ayrıca Ful hanım, bizim gibi internetten fırsat satın alanlara sonraki kursların da aynı fiyattan verileceğini söyledi ki bence bu daha da süper oldu.. Makarna kursu çok ilgili çekti mesela, inşallah gideceğim..