19 Mart 2010

Cicekgonder.com rezaleti...

Bunu kesin yazmam lazım, kimselerin başına gelmesin bizim yaşadıklarımız..
.
26 Şubatta eşimin kardeşi 6 yıldır uzmanlığını okumakta olduğu Estetik Cerrahi bölümünden mezun oldu ve sınavını başarı ile verdi. Biz de bir jest yapalım, eve çiçek gönderelim dedik. Eşim internnetten bu siteden siparişi verip çiçek bedelini peşin olarak havale etti. Ancak aynı gün içinde teslimat istememize rağmen ne o gün ne de sonraki 2 gün boyunca çiçek teslimatı yapılmadığı gibi bize de bilgi verilmedi. Sonuçta çiçek bedeli 60 TL. Ne beni zengin eder, ne onları. Ama insana dokunan aptal yerine konmak ve kandırılmak oluyor..
.
Daha sonra 1-16 Mart tarihleri arasında hergün arayıp ödediğimiz ücretin iadesini istedim ve defalarca "gönderdik, gönderiyoruz, ay pardon sizin banka hesabınızı almışmıydık (aslında 6 kez verdim banka bilgilerimizi), görevli arkadaş yerinde yok ileteceğim, biz yatırdık sizin banka heeabınızda sorun vardır" şeklindeki yalan yanlış bilgilendirmelerle günlerce atlatıldım. O telefon defalarca yüzüme kapatıldı. Yetkili birisiyle görüşmek bir yana ismini bile öğrenemedim..
.
Sonra internetteki şikayet sitelerine bir baktım ki bu firma bunu hep yapıyormuş meğer.. Yüzlerce insanı bu şekilde dolandırıp ücretlerini iade etmedikleri gibi şikayetleri cevaplama gereği bile duymamışlar.. Bir de tüketicinin şikayetlerini bildirebileceği resmi bir merci araştırdım şikayet etmek için. Ama malesef bulamadım. İnternet siteleri olan bir kaç kurum vardı girilen şikayetler yıllar öncesine aitti..
.
Tabi ben bunları da okuyunca bir hırs yapmışım ki 16 Mart sabahı bir arkadaşıma arattım, ben müşterinizin avukatıyım ve tüketici davalarında da uzmanım diye.. Kısa bir telefon görüşmesinin (aslında ültimatom gibiydi) 1 saat sonra bir de baktım ki ne göreyim para hesabıma yatırılmış..
.
Hani derler ya dinsizin hakkından imansız gelirmiş, bizimki o hesap oldu. Şimdi tabi yaptığımın doğru olduğunu savunmuyorum ama işe yaradığı bir gerçek.. Aman siz siz olun bu siteden alışveriş yapmayın.. Denedim, yanıldım, ağzım yandı, uyarıyorum..

18 Mart 2010

Sarı pisicik ev arıyor...


Yandaki resimde görmüş olduğunuz sarı pisicik için sıcak bir yuva ve yuvadan da sıcak kediseverler arıyoruz.

Kendisi 3-4 aylık civarında olup, ev terbiyesi aldığını düşündüğümüz çok uysal bir kediciktir. Tuvaletini kuma yapmakta, kucakta ya da koltukta uyumayı tercih etmektedir.

Sahibi tarafından sokağa terkedildiğini ya da kaybolduğunu düşünmekteyiz. Şöyleki; patilerinin altı halen yumuşacıktır ve halen pudra kokmaktadır.

Şu anda evinde 4 kedi besleyen bir arkadaşımın penceresine gelerek kendini farkettirmiştir, arkadaşım Kozyatağı'nda oturmaktadır.

"Zaten ne zamandır bir kedi sahibi olmak istiyordum" diyenlere duyurulur...

Ortaya karışık yanar döner...

Ortaya karışık yazmak istiyorum çünkü çok dağınığım, çünkü kafamı toparlayamıyorum hala...
.
* Cumartesi gübü iki numaranın kontrol günüydü.. Kendisine iki numara demekten sıkıldığımı babacığa bildirdim ve artık bir isimde karar kılalım dedim. İki numaranın ismi ERDEM olacak. İnşallah adı gibi erdemli, faziletli, insanı insan yapan değerleri tam bir birey olarak yetişir. Emre'ye "kardeşinin ismi nedir oğlum?" diye soruyorum "Eydem" diyor... çok şirin...
Erdem bey Cumartesi gübü itibariyle 1000 gr ve yaklaşık 35 cm boyunda.. Herşey yolunda çok şükür.. Bugün itibariyle 25w+5 deyiz ve hamile kaldığım güne göre +2 kg. almış durumdayım.. Şeker yüklemesi testini de geçtik. Yalnız babacıkla benim kan uyuşmazlığımız olduğundan yapılan Indirect coombs testinde sanki pozitif bir sonuç var gibiymiş, doktor yenileyelim dedi, Cumartesi yeniden kan vereceğim. Moralimi yüksek tutuyorum.
.
* Emre kuzum ile Pazar günü Mygym'e deneme dersine gittik. Evde tepemize çıkan, hani derler ya "Ali Kıran Başkesen" olan oğlum orada bir kedi yavrusu gibiydi kucağımdan inmek bile istemedi. Hayatında ilk kez böyle bir çoğul ortama girdiğinden bunun normal bir tepki olduğunu 2-3 ders sonra alışacağını söyledi oradaki görevliler ama hali pek ürkekti yavrumun, kıyamadım. Zorlamak istemiyorum bu yaşta.. Vazgeçtik yani...
.
* Emre bey, artık pazar günleri de çalışan babasının peşinden değil ama o gittikten bir süre sonra baba... baba... diye ağlar oldu, çok üzülüyorum ama iş bu ne yapalım katlanıyoruz.
.
* Pazartesi günü sabahları işe gelmek için bindiğim metrobüste beni çok düşündüren bir olay yaşadım ama şimdi yazasım yok, yakında uzunnnnnca anlatacağım..
.
* Babamın ışın tedavisi seansları Salı günü başladı, kemoterapi seanları ise sanırım gelecek hafta başlayacak.. Sürekli hastanedeyiz, çok yorumdum, çok sıkıldım ve yıprandım..
.
* Hamilelerle ilgili 3 süper zihni sinir procem var, yakında yazacağım...

15 Mart 2010

Türk Polisi yakalar...

Silivri’deki Gündönümü Çiftliğinden bahsetmiştim daha önce.. Her hafta Aysun hanımın kızlarının misler gibi gerçek ve çiğ sütlerini alıyoruz hem evde tüketmek üzere hem de oğluma içirmek için. İşte bu grubun kendi arasında haberleşmesini ve yardımlaşmasını sağlayan da bir mail grubumuz var.

Elazığ’daki depremden sonra ne yapılsa da oradaki insanlara yardım edilse diye dönen maillerin sonucunda gruptan Hilal hanım sağolsun eğer özellikle çocuk giysisi başta olmak üzere her türlü yardımı oraya ulaştırabileceğini ve daha da güzeli asker eliyle gerçekten ihtiyacı olanlara dağıttırabileceğini yazınca hemen herkes seferber oldu. Aysun hanım da sağolsun eğer 17 Mart Çarşambaya kadar kendi süt alım günümüzde teslim edeceğimiz yardımları Hilal hanıma iletebileceğini söyledi ve işleri iyice kolaylamıştık..

Cuma akşamı hem bizim evde hem de Necla annemlerin evinde hummalı bir ayıklama çalışması yaptık ve “kendimizin giymekten utanmayacağı ve çekinmeyeceği” temiz ve kullanılmış/kullanılmamış giyim eşyalarını hazırladık, Aysun hanımın Cumartesi günü gelecek süt dağıtım aracına teslim etmek üzere..

Cumartesi sabah misler gibi sütümüzü teslim aldık ve sütü getiren arkadaşa da paketlerimiz teslim ettik. Buraya kadar her şey ne kadar güzel değil mi? Ama durun olay daha başlamadı..

Sonradan Aysun hanımdan gelen bilgilendirme mesajı ile yıkıldık diyebilirim. Aracı yolda trafik polisleri durdurmuş ve aramışlar, toplanan yardım poşetlerinin “kayıtlı ve izinli bir vakıf aracı olmadığı” gerekçesi ile taşınmasının yasal olmadığını vs…. söylemişler. Bunun cezası aracın 10 gün süre ile bağlanması ve 1.470 TL para cezası imiş.. Neyse ki yasal işlem yapılmamış ve polisler ikna (!!!!) edilerek olay son bulmuş.. (Bu cümlenin başındaki Neyse ki kelimesini yazmaktan utandığımı ayrıca ifade etmek isterim)

Blogcu Anne Elif sormuştu Cumartesi günü “Polisler nerede?” diye ona cevap olur sanırım bu yazı.. Elif'cim polisler nerede olacaklar? İstanbul Merter’de tramvayın altında kalan çocukların karşıdan karşıya geçişlerini kolaylaştıracak halleri yok herhalde, daha önemli işleri var… Vakıf aracı olmadan yardım toplayan insanlar tarafından İKNA EDİLMEYİ BEKLİYORLAR.

Umarım yanlış anlaşılmam, amacım asla var olan kanunları sorgulamak vs değil, ancak o polis memurlarının toplanan yardımlar nedeniyle böyle bir olaydan kendilerine pay çıkarmalarını aklım almıyor. Hiç mi vicdanları sızlamadı acaba? Gece rahat uyuyabiliyorlar mı çok merak ediyorum...

Olay üzerine başka yorum yapmak istemiyorum, yaşananlar gün gibi ortada.. Çok ama çok üzgünüm. Böyle bir ülkede yaşamaktan utanır olmak kanıma dokunuyor açıkçası..

12 Mart 2010

Karanlığa küfredeceğine bir mum yak !


Bu hafta Annelerin Dünyası'nda kadınları ve kadınlığı yatırdık masaya..
Herkes döktü eteğindeki taşları ve malesef ortaya çıkan tablo tıpkı gerçekte olduğu gibi rezalet bir tablo çıktı günümüz Türkiye'sinden...
Annelerin gözünden kadınlarımızı okumak için lütfen buradan buyurun...

11 Mart 2010

Ana-oğul sayı saydık...


Benim kuzum iki yaşına 50 gün kala 1 den 10 a kadar sayı saymayı öğrenmiş meğer.. Dün akşam şaşırttı beni yine.. Babaannesinin eline verdiği keteyi yere vurmak suretiyle önce 10bin parçaya bölmüş beyefendi, sonra da oturmuş başına sayıyordu.. Rakamları birbiri ardına söylediğini duyunca bir de benimle saysın dedim, ortaya şöyle bir diyalog çıktı :

Anne : Biiiirrr

Emre : İkiiiiiii

Anne : Üççççç

Emre : Dööööööttttt

Anne : Beşşşşş

Emre : Atııııııııı

Anne : Yediiiiiiii

Emre : Kekizzzzz

Anne : (Bu sırada bekledim dokuzu o söylesin diye çünkü çok güzel söylüyor....)

Emre : Gokkuzzzzz

Anne : Onnnnnn

İyiki varsın be güzel oğlum, böyle güzellikler de olmasa bu hayat var ya hiç çekilmeyecek...

Hamiş : Yukarıdaki resim Emre 1 yaşına bastığı hafta stüdyoda çekilenlerden bir kolaj çalışması.. Bu sene de gitmek isterim ama tabi babacığı ikna edebilirsek:-))

10 Mart 2010

İmdattttttt....


Günlerdir bir koşturmaca, bir telaş.. Haberlerin kimi iyi, kimi kötü... Sabahtan beri birşeyler yapmam lazımdı ama neydi diye dolanıp duran aklı bir karış havada bir hamile modundayım.. Bu kafa ile ancak ortaya karmaşık birşeyler yazabilirim sanırım..
.
- Babamın biyopsi raporları malesef beklenen kötü sonucu gözteriyordu, cerrahi müdehale ile mesanesinin ve prostatının alınması lazım çünkü kanserli hücreler mesane duvarına tesir etmişler. Ancak kendi doktorumuzun aksine gittiğimiz 3 ayrı prof da aynı şeyi söyledi : "Evet cerrahi operasyon gerekli ama hastanın yaşı ve mevcut riskleri ile bu ameliyat çok çok tehlikeli olur" Yani sonuçta ameliyattan vazgeçip doktorumuzu değiştirdik ve kemoterapi destekli radyoterapi tedavisine başlangıç için gerekli adımları attık. Dün radyoterapi için gerekli tomografi çekilde işaretlemeler yapıldı. Pazartesi ilk doz radyoterapiyi alacağız.. 5 hafta boyunca hafta içi hergün sürecek, ayrıca 4 hafta boyunca haftada 1 gün de kemoterapi göreceğiz.. Sonrasında ise 3 ayda bir yapılacak olan kontrol sistoskopi operasyonumuz olacak...

Haftalardır bu konu beynimde idi ve bir şekilde sonuca bağlanması biraz olsun rahatlatmış olmalıydı beni, ama hiç de rahat hissetmiyorum kendimi..
.
- Emre kuzusu gün geçtikçe büyüyor ve bunu biz kanıtlıyor.. Söyleyemediği kelime yok gibi.. Cümle kurmalara yeni yeni başladı.. Ama istediğini gayet güzel anlatıyor.. Uyku durumları ise mehter takımı gibi iki ileri bir geri... Eskiden geceleri uyanırdı filan ama biz saati geldiğinde onu hazırlarken uykuya itiraz etmezdi hiç. Şimdi ise küçük beyi ikna etmemiz gerekiyor uykuya hazırlanmak için... 3 gecedir 6 ay öncesine dönmüş gibiyiz. Hatta dün gece saat 02:30 da uyandı ve 06:00 da uyudu.. Bir enerji, bir inat ne yaptıysak uyutamadık.. Evde annemle babam da bizimle kalıyorlar malum tedavi süreçleri nedeniyle.. Dolayısıyla oturma odası ve salon da geceleri dolu oluyor.. Emre bey ile kendi odasında ve bizim odada geçen 3,5 uykusuz saat açıkçası beni mahvetti.. Kafam kazan gibi, allahtan babamız sonsuz desteğini ve sabrını hiç esirgemiyor da bu halimle kucağımda Emre ile gezmiyorum evde geceleri..
.
- Göbeğim son 1-2 haftada acayip büyüdü, beni görenler hamile iken 10 g. falan aldığımı sanabilirler ama zaten kilolu olarak hamile kaldığım için kocaman bie gebe olarak görünüyorum. Aslında geçen doktor kontrolümüzde hamileliğin başından beri hiç kilo almadığımı gördük, yani aslında kilo veriyorum hamile iken...
.
- İki numaraya halen bir isim seçemedik, çünkü babamız ile ortak bir payda da buluşamıyoruz ve kendisi çok seçici..
.
- Annemin siyatik sorunu için doktorun önrdiği çelik korseyi yaptırmamız lazım ama nerede ve ne zaman ? Daha çok zaman ve daha bol enerji talep ediyorum.
.
- Babamız yani sevgilim yine bir proje modunda, bıktım bu sigortacıların projelerinden. Yine geceleri 10 dan önce gelemiyor ve her hafta Pazarları da çalışıyor.. Nefref ediyorum bu durumdan...
.
- Ayrıyeten malum proje nedeniyle babamız 3 günlük babalık izninden sonra 1 hafta daha yıllık izinden alıp yanımda olacak doğumdan sonraki 10 günde inşallah. İzninin diğer kısmını ise Ekim'de alsak, çocuk çoluk tatile gitsek diye düşündük ama bu proje nedeniyle 1 haftalık izin vermiyorlarmış en fazla 3 gün kullanabilirmişim projenin sonuna kadar... Erken rezervasyon yapıp, sıcak yerlere kaçsak şöyle Ekim başı gibi? Aynı otel odasında iki yetişkin, 29 aylık bir çocuk ve 3 aylık bir bebek nasıl uyur acaba?
.
- Pazar günü Yıldız ın doğumgünüydü ve unuttum, şimdi ne diycem diye düşünüp arayamıyorum.. O benim en eski ve en iyi dostlarımdan biridir. Aramam lazımdı eşşeklik edip unuttum valla...
.
- Offfffff hiç mi iyi haber yok ya? Sıkıldım bunaldım, yorgunum.. Kaçmak istiyorum...

02 Mart 2010

Bir daha anne olsam...


"Bir daha anne olsam..."

Bazen yorgun, bazen panik, bazen de neşeli ama sonuçta hepimiz anneyiz.


Anneliğin bize kattığı mutluluğun yanı sıra, öğrendiklerimiz bir ansiklopedi doldurur kadar oldu. Olgunlaştık, büyüdük. Sorumluluklarımız arttı.


Zaman gelecek belki bir daha anne olmak isteyeceğiz. Hiç düşündünüz mü, yine hamile kalsak neleri yapar neleri yapmayız? Peki ya 2. kez ya da 3. kez anne olduğumuzda?


Daha mı bilgili oluruz, daha mı rahat... Bu hafta hamilelik ve anneliğimizin pişmanlıklarını/başarılarını yazıyoruz. Annelerin Dünyası'na buradan buyurun lütfen...



Önemli hamiş : Annelerin Dünyası'nın yeni adresi www.annelerindunyasi.com olmuştur.. Bilginize...


01 Mart 2010

Sigara yasağını delenleri şikayet edin...

Sevgili Kaymaçina yazmış bloğunda. Herkesle mutlaka paylaşılmalı, duyanlar duymayanlara iletmeli bence.. Konu çok önemli..

Gittiğiniz herhangi bir kapalı mekanda (Restaurant, cafe vs...) eğer sigara içilmesi yasak olduğu halde içildiğini - buna izin verildiğini görürseniz ne yapmak gerekiyor? Kime şikayet edilmeli bu şuursuzluk ?

155 Polis imdat hattını arıyorsunuz. Baskına Polis, zabıta, sağlık görevlisinden en az ikisi gidiyormuş ve zabıt tutuluyormuş ayrıca sonra aynı mekanlar daha sıkı takip ediliyormuş..

Bence kaçmaz... Muhakkak bilmeli ve uygulamalı diye düşünüyorum.