28 Mart 2008

Bize müsade...

1993 yılında hiç ara vermeden çalışan ben, yaklaşık yarım saat sonra belki de ömrümün en uzun, en güzel, en heyecanlı, en umut dolu iznine çıkıyorum..
.
Tanrım bizim gibi bebişini kucağına almak için gün sayan herkesi sağlıkla ve mutlulukla güzel sona ulaştırsın inşallah...
.
Şafak 19'u bitirirken, yazmaya devam edeceğim tabi ama bundan sonrasını evden sayacağız..

26 Mart 2008

Duygusal zeka testi...


Soru: Bir kedi bir ağaca çıkmış ve inmek bilmiyor. Kediyi o ağaçtan indirmek için ne yaparsınız?

Cevap seçenekleriniz :
1-Ağaca tırmandıysanız; cesur ve girişkensiniz. İyi bir "satış temsilcisi" olursunuz.
.
2- Ağaca merdiven dayayıp tırmandıysanız; hedefe nasıl ve ne yöntemlerle ulaşacağınızı planlayabiliyorsunuz. İyi bir " halkla ilişkiler müdürü" olursunuz.
.
3-"Gel pisi pisi," diye seslendiyseniz, saflık derecesinde iyimsersiniz. Ne yaparsanız, yapın, sakın kendi işinizi kurmayın.
.
4-Dişi bir kedi bulup ağacın altına getirdiyseniz; kendi işinizi kurup çok başarılı ve ünlü olabilirsiniz.
.
5-İtfaiye gibi kurtarıcı görevlileri aradıysanız; sorumluluğu başkalarına atmayı iyi beceriyorsunuz. "İyi bir üst düzey yönetici" olursunuz.
.
6- Ağacı kesersiniz, böylece bundan sonra başka kedilerin çıkmasını da engellemiş olursunuz: Sizden mükemmel bir kamu yöneticisi olur.
.
7- "Bana ne?" deyip yolunuza devam edersiniz. Sizden yönetici olur mu bilmem ama çok iyi bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olur.
.
8- Dişi kedi bulmak zor olacağından kendiniz dişi kedi kılığına girip ağacın altında cilve yaparsınız. Yönetici olamasanız bile magazin medyası peşinizi bırakmaz, şöhret olursunuz.
.
9- Kediyi silahla vurursunuz ve ağaçtan düşer. Amaç kediyi ağaçtan indirmek değil miydi? Sizden çok iyi bir "ressam paşa" olur netekim.
.
10- Yüksekçe bir yere çıkıp kediyi ağaçtan indirmek için biriken topluluğa kedileri ne kadar sevdiğinizi anlatırsınız. Sizden çok iyi bir CHP başkanı olur.
.
Ben 2 numarayı seçtim kendime.. Ya siz?
.
Hamiş : Kaynağını bilmiyorum, bana mail ile geldi..

24 Mart 2008

Haftasonu keyifleri...

Cumartesi günü havanın düzelmesini bahane edip, Kınalı'adaya kaçtık... Annemle babam zaten 2-3 hafta önceden açmışlardı yaz sezonlarını... Doğumdan önce son kez gidelim gezelim dedik... İyiki de gitmişiz, hava tahminimizden de güzeldi.. Saatlerde bahçede güneşin altında oturup keyif yaptık oğlumla.. Çok güzeldi çok...

Önce Kadıköyde gezdik, balık aldık, güneş altında vapur beklerken de simit keyfi yaptık..



Kınalıadada ise bahçeden eve giremedik.. Ellerim, ayaklarım, karnım, burnum, her tarafım şişmiş ve oğlum kıpır kıpır iken kaçamak bir kahve keyfi yaptık ki sormayın adalara nazır...


Kahve keyfiyle yetinmeyenler de vardı tabi aramızda...

Sonra gülümseyerek gelen ilkbaharı kimler karşılıyor diye ufaktan gözattık çevremize... Sarı açan yoncaları gördük..

Maydanozlar çıldırmıştı.. Hemen topladık, balığın yanına salataya kattık..

Erik ağacımız süslenmiş, püslenmiş, baharı buyur etmiş meğer kendinden içeriye :-)


Badem ağacımız bile birbaşka güzeldi..

Ve çamlar tabi.. Sanki kış boyu hiç dökülmemiş gibi değildi yaprakları, dalları.. Nasıl da canlıydı..

21 Mart 2008

34 +4...

Dün doktora gittik. Önce NST ye bağlanıp, oğlumun kalp atışlarını dinledik, rahmimdeki kasılmaların normal olmasına sevindik. Doktor amca muayene etti bizi, oğluşum 47 cm olmuş neredeyse ve 2.450gr.. 3 haftada 850 gr. almış yani çok iyiymiş. Doktor herşeyin normal olduğunu söyledi, tahminen 3500 gr. gibi doğar dedi.. Oğluş yine yüzünü göstermedi bize.. Yüzü herzamanki gibi arkaya dönüktü ve biz bir kaşını, alnını ve kolunu görebildik 4. boyutta sadece..

Dün doktor randevusundan önce taaa Gebzeden işe git gel yapmamak için evde izinli idim.. Peki dinlendim mi? Hayır. Hatta sabah 10 da uyanmak dışında çok yoruldum.. Akşam da 11 de zor attım kendimi yatağa.. Benden bir cacık olmayacak belli, önümüzdeki hafta Cuma itibariyle izne çıkıyorum ama ofiste olmaktan daha çok yoracağım kendimi şimdiden belli..

Hastane randevumuz alındı.. Kısmet olursa 16 Nisan Çarşamba günü saat 08:30 da yeni bir hayat başlayacak bizler için.. Yeni, şimdilik korkuyla karışık bir merakla beklediğimiz, kendi adıma uzun yıllardır hayal edilen..

3,5 hafta sonra anne olacağıma, evimizde 3. bir şahsiyetin varlığı fikrine alışmak bile tuhaf geliyor şimdi.. Evde gebelik testini yaptığım ve ikinci pembe çizgiyi gördüğüm gün geliyor aklıma.. Nasıl da inanamayıp, gelip gidip teste bakıp ağlamıştım belki saatlerce.. Şimdi o mucize bedenimden ayrılacak, kucağıma verilecek. Cennet gibi kokacak, hayatımın merkezine oturacak..

Yüzlerce soru var halen aklımda..

Doğum gününe kadar sabredecekmi oğlum içeride?
Ya önceden gelmek isterse?
Ya suyum gelirse aniden?

Sütüm zamanında gelecek mi?
Ya yetmezse?
Ya oğlumu besleyemezsem?
Ya gazı olursa ve ben çıkaramazsam?

Kime benzeyecek acaba?
Tüm testleri yaptırdık ama… Aması var işte dilim varmıyor yazmaya…

Eve geldikten sonra elim ayağım birbirine karışır mı?
Karışırsa kim çözer beni?
Geceleri başında kim bekleyecek?
Ya aniden nefesi durursa?
Ya ağlar da susturamazsam?

Allahım sen yardım et ne olur..

19 Mart 2008

Hastane çantamız hazır :-)

Yine çok ara verdim ama gerçekten gündelik telaşlar bile internnetten uzak kalmama yetiyor. Hele ki bütün gün bilgisayar karşısında olduktan sonra, yazacak şeylerim olsa bile akşamları evdeki bilgisayarı açmak gelmiyor içimden.

Geçen hafta sonu Cumartesi günü saat 12:00 den, akşamüzeri saat 17:00 ye kadar ütü ypıldı bizim evde.. Ütülenen herşey ya Emre’nindi, ya da doğum ile ilgiliydi.. Bu 5 saatin yakşalık 1,5 saatinde babamız yaptı ütüleri.. Nevresim takımları, benim geceliklerim gibi büyük ve düz parçaları O. ütüledi sağolsun.. Geri kalan 3,5 saatte ise Emre paşamın minik eşyaları ütülendi..

Aslında biz Cumartesi günü arkadaşımız Yıldız-Nihat çiftinin yeni evlerini görmek ve birlikte vakit geçirmek için Kemerburgaz-Göktürk köyü civarına gidecektik güya.. ama ben geçen hafta kendimi çok yorgun hissettiğimden iptal ettik sonradan. Hatta Perşembe akşamı Figen arayıp, Cumartesi bize gelin demişti, misafirleri gelecekmiş ama ona bile gitmedik, güya evde dinlenecektik.. Ne dinlenmesi, cumartesi akşam ayaklarım davul gibi şişmişti, üstelik canım mantı çekince, telefonla Özen’leri de çağırmıştık yemeğe ve gün bittiğinde acayip yorulmuştum.. Ama başka şansım da yoktu, ütü işini başkasına devredemedim.. Özen'lerin gelmesi ise samimiyetimiz nedeniyle ekstradan bir yorgunluk olmadı bana.. Özen zaten her işe yardım etti sağolsun..

Pazar günü ise hastane çantamızı hazırlamaya giriştik ve Emre’nin odasındaki son işlemizi yaptık.

Hastane çantası hazırlamakla ilgili olarak internette sayısız liste bulabilirsiniz ama çoğunda gereksiz birdolu eşya ile karşılaşmanız mümkün.. Geçen haftalarda gittiğim Gebelik Okulunda bunları da anlattılar.. En azından doğumu benim gibi Kadıköy Şifa Hastanesinde yapmak isteyenler için çok iyi oldu, gereksiz bir sürü eşyadan kurtulmuş olduk..

Biliyorum ki bu sanal ortamda birçok hamile arkadaş var, birbirimizi takip edip, fikir alışverişinde bulunuyoruz.. Hem onlar için hem de unutulan birşey var mıdır deneyimli anneler fikir versin diye hazırladığım çantanın içeriğini paylaşmak istiyorum izninizle :

ANNE için :
2 adet gecelik
1 sabahlık
2 çift çorap
Yedekli iç çamaşırı
Kalın Hijyenik ped
Emzirme sütyeni
Göğüs pedi
Lansinoh krem
Terlik
toka-kırmızı bant-ayna-tarak- hafif makyaj eşyası
Deodorant
Nazarlıklı kolye
Hastane çıkış giysileri

BABA için :
2 Çift terlik (Biri gece odada giymek için, biri de duş alırken giymek için)
1 takım pijama
2 Takım yedek iç çamaşırı
2 Adet yedek tişört/gömlek
2 adet yedek çorap
Şampuan

BEBEK için : (Giysilerin neredeyse tümü çıkarken kullanılacaklarmış)
Ana kucağı
Büyük battaniye-peluş
1 adet tulum
1 adet body
1 adet ayaklı pantolon
1 çift çorap
1 çift eldiven
1 adet şapka
1 adet ince battaniye (istemediler, ben ekledim)
1 adet 0 numara silikon emzik ve emzik kabı (istemediler, ben ekledim)
1 adet omuz bezi (istemediler, ben ekledim)
1 adet 1 numara Prima yenidoğan bez
Nazarlık (istemediler, ben ekledim)
Hatıra defteri ve kalemi (istemediler, ben ekledim)

Diğer genel ihtiyaçlar :
Cep telefonları
Şarj aletleri
Fotoğraf makinası+şarjı+boş kaset
Kamera+şarjı
Yedek pil
Özel Sigorta kartlarımız
Bebeğin gebelik gelişim dosyası
Islak mendil
Kolonya
Kutu mendil
İkram edilecek çikolata-tepsi
Yedek poşet
Anne ve baba için diş fırçası ve macunu
1 not defteri ve kalem

Kurabiye sepeti ve kapı süsü (sevgili Ayşem getirecek)


Var mı ekleme yapmak isteyen?

13 Mart 2008

Yorgunum, yorgunsun, yorgun...

Evet son günlerdeki genel durumumuzu en iyi özetleyen kelimeler bunlar..
.
Eğer akşamları eve gidince yemekten hemen sonra hiçbir iş yapmadan uzanıp, yatana kadar dinlenirsem, o gece rahat bir uyku uyuyor ve ertesi gün de biraz daha iyi oluyorum. Ama yemekten sonra evde herhangi bir iş yapacak olursam, ne gece rahat yüzü var bana ne de ertesi gün... Ama bu ütülenmesi gereken 6 çamaşır makinası dolu çamaşırın günden güne gözümde büyümesine engel oluyor mu derseniz? Hayır... Başkasına yaptır ütüyü diyeceksiniz ama çamaşırların %80 i Emre'nin.. Ve ben onun çamaşırlarını kendim ütülemek, kendim yerleştirmek istiyorum odasına..
.
Oğlum inatla evde kalıp dinlenmemi talep ediyor, ben ise elimden geldiği kadar dayanıp, çalışayım, izne ne kadar geç çıkarsam, o kadar geç dönerim mantığıyla uğraşıyorum..
.
Tüm hafta sonu planlarımı iptal etmek zorunda kaldık, hafta sonu dinlenmeyi düşünüyorum evde.. Belki toparlarız biraz kendimizi..

34. haftanın sonuna geldik, 4 Nisan Cuma günü izne çıkmak istiyorum ama sanırım daha erkene almam gerekecek.. Kısmet..

11 Mart 2008

Bitkisel atık yağ biriktirme mevzusu..


Bizim evde hiç ama hiç kızartma yapılmadığı için, bitkisel yağ atığı da oluşmuyor ama biliyorum ki bir çok evde ortaya çıkmaktadır bu bitkisel yağ atıkları.. Biriktirmek zormuş gibi gelse de 1 litresinin 1 milyon litre suyu kirlettiği gerçeği için katlanılabilir gibime geliyor...

10 Mart 2008

Orman Kebabı


Malumunuz bahar geldi sayılır artık ve piknikçiler yakında ormanlara yayılmaya başlarlar.. Bu karikatür mail ile geldi, Erdoğan Karayel'e aitmiş.. Bence çok anlamlı... Anlayana tabi....




Son durumlar...

Yazmam lazım deyip duruyorum kaç gündür ama elim gitmiyor bir türlü klavyeye.. Neyse baştan alalım, çünkü yine 1 haftadan fazla oldu yazmayalı..

Genel olarak sakin bir hafta geçirdim, ama oğlum hiç de sakin değildi, artık eskisi gibi değil daha canlı, daha can acıtıcı hareketlerini sıklıkla hissediyorum maşallah.. Bu arada doktorumuz yurtdışında kayak tatilinde, elini kolunu kırmadan yurda dönmesi için de dua etmekteyiz… Son anda başka bir doktora kendimi anlatmak istemiyorum çünkü..

Oğlumdan bahsediyordum dimi, farkında iseniz aklım gibi anlatışımda karmakarışık, ama ne yapayım bu da böyle bir yazı olsun..

Gün içinde en zor yaptığım hareketlerin başında eğer bir sebepten yere eğilmişsem, ayağa kalkmak geliyor. Sabah çoraplarımı zor giyiyorum, geceleri de uyku(suzluğu)mun ağırlığı idrar torbamın yaptığı baskıya galip gelirse, yerimden kalkmak zor oluyor.. Ama dönüşte uykuya geçmek çok güzel bir duygu eğer yeniden dalabilirsem.. Ben ki hamile kalmadan önce küp gibi uyurdum tüm gece, şimdi tabi az geliyor bu bölük pörçük uykular..

Perşembe akşamı ilk kez NST cihazına bağlandık oğlumla birlikte.. Hareket ettiği zaman 170 lere çıkan kalp atışları hemşireyi ve dolayısıyla bizi çok mutlu etti.. Bende herhangi bir kasılma görülmedi çok şükür.. Bu hafta Perşembe yine gidicez…

Oradan çıkınca Özlem’lere gittik, çay içtik, baklava yedik.. Burak bebek o kadar güzel büyüyorki, hayran olmamak elde değil. Maşallah yalnız anne sütüyle öyle sağlıklı ki, inşallah benim oğlumda onun kadar şanslı olur..

Hamileliğimin başında hep acı ve tuzlu yiyordum ya artık hemoroid korkusundan yiyemiyorum ama canım sıklıkla tatlı şeyler istiyor.. Gerçi 34. haftaya girdik ve +7,5 kilodayım.. Hayırlısı artık, +20 olsaydım da sonuç değişmeyecekti nasılsa…

Geçen hafta içi sevgili Mesecina ile yazıştık ve onun şeker alışverişi ve yapımı hikayelerini uzun uzun anlattığı mailleri ile bilgilendim, hastane çantamızı hazırlamak içinde eksiklerimiz vardı, Cumartesi sabahtan ver elini Eminönü yaptık..

Mesecinanın tarifleri ve anlatımının da yardımıyla eve gelecek ziyaretçiler için hazırlanmak üzere şeker kesesi, içine konmak üzere Malatya Pazarından çifte kavrulmuş badem şekeri (tezgahtar amcaya 1 ay sonra kullanacağım deyince vakumladı şekerleri, 1 sene bayatlamaz artık dedi), keselere koymak için nazar boncuğu, sepet için süsleme ıvır zıvırı, bana evde giymek için gecelik, pijama, oğluma birkaç bir şey aldık, elimiz kolumuz dolu olarak Figen’lere geçtik. Annem de gelmişti, hasret giderdik..

Yalnız hastaneye gelenlere ikram edilecek çikolata işininin bir kısmını hallettik, çikolataları almadık henüz, ama üzerine yapıştırmak için kurdela ve nazarlık aldık.. Çikolata işini daha sonra O. halledecek..

Çok enteresan bir şekilde sabah 10:30 dan öğleden sonra 15:30 a kadar gezmeme rağmen çok da yorgun hissetmedim kendimi.. O. bunu alışveriş tutkuma bağladı tabi hemen :-)

Akşam saat 20:30 gibi eve geldiğimizde ise gayet iyi ama biraz yorgunduk tabi.. Banyo yapıp çay içtikten sonra evde bir Lost partisi verdik kendimize.. 4. sezon - 4. ve 5. bölümleri seyrettik..

Pazar günü ise tüm eksiklerimi tamamladığımız için hastane çantası yaparız diye düşünüyorduk ama alınan herşeyin yıkanması bile 1 güne sığmadı.. Akşama kadar neler mi yaptık ? Oğluşumun odasının camını silip, yeni gelen perdeleri taktık çok şirin oldu, şimdi yalnız halısı eksik..

Sonra da yıkanacakları makinaya atmaya başladık.. Çok bir şey almadık derken dehşetle gördükki yıkanması gereken eşyalar 4 makinada ancak bitecek.. O küçücük şeyleri başladık yıkamaya.. İnsan hiç çamaşır asarken duygulanıp ağlar mı? Evet.. hamile ise ve kendi evladının çamaşırlarını ilk kez asıyorsa evet.. Çok güzel ve garip bir duygu idi.. Sanki şimdiye kadar yaşananlar bir masaldı da şimdi gerçek oluyordu asıl rüya..

Bütün Pazar günü evde ev temizliği, ortalık toplama ve çamaşır operasyonu ile geçti ve ütüye geçemedik bile.. Bu arada O.nun hakkını ödeyemem evde aklıma gelebilecek hertürlü işte yardım ediyor bana.. Pazar akşamı işler bitince, alışverişe çıkmadan önce evde "O KADIN" adlı filmi seyrettik.. Sezen Aksu şarkıları ile birlikte, oldukça güzel bir filmdi.. Sonu hüzünlü ama çok güzel anlatımlı bir aşk hikayesiydi.. Özellikle Sezen Aksu severlere şiddetle tavsiye edilir.. Tanrı kraliçeyi korusun :-))))

Temizlik deyince, izne çıkınca yapılmasını planladığım bir dolu iş var evde.. Öncelikle Pamuk hanım çağrılacak ve ev bir güzel temizlenecek.. Perdeler yıkanacak, halılar yıkamaya verilecek, mutfak dolapları temizlenecek, gündelik bardak çanak vs.. için çamaşır suyu operasyonu yapılacak, salondaki vitrin vs.. içi temizlenecek, gümüşler parlatılacak, çiçek saksılarım elden geçecek, bahar bakımları yapılacak, buzdolabının içi kırklanacak, oğlumun odası düzenlenecek gibi gibi…

Bunları kim yapacak peki aslında çiçek bakımı harici hepsini ben yapmak isterim ama bilmem ne kadarını yapabilirim? Annem gelir herhalde yanıma, Necla annem de var.. Olmadı Pamuk u çağırırız…

Şimdilik bu kadar yani bizden haberler.. 34. haftaya girdik, şafak 37.. Herşey yolunda çok şükür, heyecanla oğlumuzu bekliyoruz…